Whatsapp İhbar Hattı0537 893 2727

Gaziantep Bir Sevdadır

Memleket hasreti çeken bütün Gazianteplilere ithaf edilmiştir.

Gaziantep Bir Sevdadır
11 Kasım 2016 MyGaziantep

Memleket hasreti çeken bütün Gazianteplilere ithaf edilmiştir.

Hani derler ya “bülbülü altın kafese de koysan ille de vatanım demiş”.

Bir Gaziantepli Antep’te yaşarken nerede nasıl yaşadığının, elindeki imkânların, çevresindeki kıymetlerin pek de farkında olmaz.
Ama birkaç gün Antep’ten uzak kalınca, sıla özlemi depreşmeye başlar. Hele hele hasretlik süresi arttıkça yürek yangısı da o oranda alevlenir.

Memleket düşer aklına, burnun direği sızılar.

Gülmek ister, gülemez! Ağlamak ister, ağlayamaz! Gezmek ister ayakları gitmez!

Yüreği bir serçe gibi ürkek, anasını yitirmiş bir çocuk misali çaresiz hisseder gurbet ellerinde kendini.

Yavuklusunun yolunu gözleyen sevdalı gibi gözleri hep ufuktadır.

Gaziantepli için memleket hasreti; aklına düşende her daim sızım sızım sızlayan bir sızıdır yüreğinde.

Ne zaman yağacağı belli olmayan bir bahar yağmuru, iliklerine kadar donduran zemheri ayazı, bazen de sof dağından esen serin bir rüzgâr gibidir.

Antepli için Antep özlemi; Alleben kenarında İncili Pınar’ın pırıl pırıl suyunda serinleme, sahre yapıp yağlı küfte yoğurma…

Kavaklıkta sonbaharda gazel depeleme, yaz gelende de haraflarda çüt depik atıp çimmedir.

Dülük’te mangal kayıp iki şiş kebap yelleme, Kale altında bir sahan sıcak beyran içme, Almacı pazarında balcan kebabı, nohut dürümü, katmer yemedir.

Antepli için Antep özlemi; Bakırcılar çarşısında çekiç sallayan ustanın alın terini, kutnudaki renklerin raksını, sedefteki desenlerin kıvrımını görmek, yemenideki sahtiyanın kokusunu hissetmektir.

Antep hasreti; Antep işinde eli kınalı genç kızların ipeğe düşen göz nuruna şahit olmaktır.

Antep hasreti; birkaç happe Antep fıstığındaki o müthiş koku, o tarifsiz tattır.



Onun sevdası Türk Tepede dalgalanan bayraktır.

Nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın memleket hasreti gölge gibi takip eder Antepliyi.

O geceleri yıldızlarda, güneşin sıcağında, toprağın kokusunda, kuşun kanadında, çiçeklerin renginde, bulutların arkasındaki dağların garaltısında bile hep Antep’i arar.

Gurbette karşılaştığı tanıdık bir yüz, dinlediği bir memleket havası onu kendinden geçirir.

Sıla özlemi her gece rüyalarını süsler Anteplinin.

Rüyalarında sof dağının tepesine bir şahin olur uçar, Alleben kenarında, Kavaklıkta, Erikçe’nin, Burç’un ormanları üstünde süzülür. Sonra zahter kokan yamaçları yalar, nar bahçelerini gezer de gelir pancarlıda bir zerdali dalına konar.

Bazen Özlemi bir ustanın üflediği zurna sesi eşliğinde yanık bir barak türküsü olur da, Gâvur dağlarından Fırat’ın sularında yankılanır.

Bazen de gördüğü tanıdık bir yüz, yanmış kavrulmuş susamış gönlünü meyan şerbeti ferahlığında serinletir.

Yediği bir tek baklava dilimi, mutluluk olur da hışşadanak yapışır damağına ayaklarını yerden keser.

Tattığı bir kaşık yuvarlama onu bayram sabahı baba ocağının sofrasına götürür.

Hasretlik öylesine kor ki, göz pınarlarından süzülen gözyaşları şire olur, dıbık dıbık sıvaşır yanaklarına.

Antep hasreti hiçbir şeye benzemez !…Yakıcı, kavurucu, dellendirici bir hasretliktir.

Gaziantep; sözdür, özdür, hasrettir, özlemdir, aşktır, yemindir, meydan okumadır, direnmedir.

Biz Gaziantepliyiz! Gözümüzü bu toprakta açtık. Göbeğimiz bu topraklara karıştı.

Gönlümüz bu topraklarda bir başka güzele düştü.

Bu topraklarda doyduk bu topraklarda büyüdük.

Bu topraklarda da öleceğiz.

Gaziantep bir sevdadır.

Eee..! Sevdalı olmak kolay değil. Sevdası büyük olanın, hasretliği de büyük oluyor.

Yazan: İ.ALİ SİNANOĞLU… GAZİANTEP

Yorumlar (0)

Yorum Yaz