>
Salman Khan'ın öyküsü sadece Salman Khan'ın öyküsü değildir. Hatta Khan şanslıdır. Cenazesi denizin dibinde balıklara sınırların ötesinde vahşi hayvanlara yem olmadı. Salman Khan, Doğu'nun binlerce gerçeğinden sadece biri.
Pakistan’dan Avrupa’ya göç eden Salman Khan’ın acı dolu öyküsünü AB Bakan Yardımcısı Ali Şahin twiter hesabında yazdı.
Uçuş iptalleri nedeniyle Kopenhag'da mahsur kaldığını belirterek yazan Şahin ”Mahsur kaldığım bir Batı şehrinde Batı'ya dair bir Doğu dramını paylaşmak da kaderin bir başka cilvesi olsa gerek” diyerek sözlerine başladı.
Şahin’in aktardığı bilgiye göre Salman Khan Pakistan’ın Peşaver kentinden Avrupa’ya doğru yola çıktı.
Zorlu bir yolculuktan sonra Bulgaristan sınırına varan Khan burada yakalanarak Türkiye sınırına bırakıldı. Khan, sınıra ayakkabıları dahil tüm eşyaları alınarak bırakıldı.
Vakit akşam ve hava karlıydı. Khan, dondurucu soğukta geceyi geçirecek bir sığınak aradı çaresizce. Sınırda gördüğü bir viraneye, harabeye sığındı.
Khan bu harabede yaşlı annesini, Peşaver'in yemyeşil bahçelerini düşünerek daldı hayatının dondurucu son uykusuna.
Uyku hiç bu kadar tatlı ve süresiz olmamıştı. Khan, mallesef bu derin ve tatlı uykudan bir daha uyanamadı.
Bir köylünün ihbarı üzerine bulundu buza kesmiş cesedi. Umut arkadaşları onu tanıdı ve ailesine haber verdi.
Khan’ın annesi okur yazar değildi. Dostlarına bir mektup yazdırdı. Ömrünün en acı parmağını bastı mektubun altına.
Çaresiz anne, “Cenap Ali” diye başlamıştı mektubuna. “Cansız bedeni de olsa kavuşturun Selman'ımı bana” diye yakarıyordu.
Mektubun adresi, Salman’ın annesinin “Cenap Ali” diye seslendiği AB Bakan Yardımcısı Ali Şahin’di. Şahin, mektubu gözyaşları içinde okudu.
Bulgaristan sınırındaki yetkililerle görüşerek otopsi sürecini hızlandırdı. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ile cenazenin Peşaver'e ulaşılması konusunu görüştü.
Şahin, cenazenin Peşavere ulaşılmasında havaalanında bizzat çalıştı.
Khan’ın cenazesi dünyanın yeni bir yıla umutla girdiği saatlerde 30 Aralık 2O16’da memleketine doğru yola çıktı.
Şahin, Salman Khan’ın cenazesini Türkiye’deki bir havaalanından annesine gönderirken Salman'ın aile ve kabile büyükleri gözyaşları içinde Pakistan’ın bir havaalanında beklemekteydiler.
Peşaver’den Bulgaristan sınırına birçok tehlikeyi atlatarak varan Salman Khan’ın memleketine dönüşü acı ve hüzün dolu oldu.
Avrupa'ya gitme hayalleri, orada çalışıp kardeşlerine bakma umudu Bulgaristan sınırında, soğuk ve karlı bir havada bir harabede son buldu.
Khan’ın cenazesi doğduğu topraklara bir tabutta ulaştı.
Salman Khan’ın cenazesi Pakistan’ın yoksul bir köyünde toprağa verilirken annesi oğlunu son bir defa görebilmenin mutluluğu ve acısını yaşıyordu.
Anne mutluydu, çünkü artık her zaman gidip dua edeceği oğlunun bir mezarı vardı.
Annenin yüreği acılıydı, çünkü 23 yaşındaki oğlu, kendisinden çok uzakta, 5 bin kilometre uzaklıktaki başka ülkelerin, diyarların sınırlarında donarak ölmüştü.
Ama mutluydu yine... Salman'ının bedeni doğduğu topraklarda, Peşaver'in yoksul ve yemyeşil bir köyünde toprakla buluşmuştu.
Aradan epey zaman geçti...
AB Bakan Yardımcısı Şahin birgün Salman Khan’ı rüyasında gördü.
Uyanır uyanmaz Khan’ın annesini aradı. ”Salman emin eller de Anacığım, mahzun olma” dedikten sonra “Onu bembeyaz bir ırmak kenarında yemyeşil bir yerde tebessüm ederken gördüm” dedi.
Khan’ın annesi titrek bir sesle konuştu. “Mahzun değilim oğul” dedi. ”Selman'ı kaybettim, Ali'yi buldum..."
Tüm Yorumlar