Whatsapp İhbar Hattı0537 893 2727

Dünya Mülteci ve Göç Kongresi

Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avrupa, Uzak Doğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın 24 ülkesinden 258 konuşmacı 14-17 Ekim 2019 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi ev sahipliğinde yapılan Dünya Göç Kongresi’nde buluştu.

Dünya Mülteci ve Göç Kongresi
19 Ekim 2019 MyGaziantep

55 farklı panelde dünya ve Türkiye’deki göç olgusunda yaşanan
gelişmelerin tartışıldığı şu sonuçlara ulaşılmıştır.

1- Sunumlarda, 3000’ün üzerinde Suriyeli öğrencisi olan Gaziantep Üniversitesi’nin
Suriyeli öğrencilerin yükseköğretime kazandırılmasında üstlendiği örnek rolün
önemi vurgulanmış ve yeni kurulan Göç Enstitüsü’nün çalışmaları ve gelecekteki
planlamaları anlatılmıştır.
2- Kongrede, Suriyeli sığınmacılar ve mülteciler meselesinde genelde Türkiye’nin,
özelde Gaziantep kentinin ve Gaziantep Üniversitesi’nin dünyaya bir rol model
olduğu ifade edilmiştir.
3- Dört gün devam eden kongre, uluslararası paydaş kurumlar ve katılımcılar
arasında işbirliğini güçlendirmiş ve ortaklıklar geliştirilmesine altyapı
hazırlamıştır.
4- Göç çalışmaları alanında akademiyle politika üretenler, saha çalışanları ve
gerçekleştiricileri arasındaki iletişim eksikliğinin ve koordinasyon eksikliğinin
büyüklüğüne değinilmiş, başarılı bir göç ve mülteci politikasının
sürdürülmesinde bu işbirliğinin acil gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
5- Kitlesel göçe dair sorunların önemli bir bölümü güney yarım kürede yani
gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülke ve bölgelerde yaşanmaktayken, bu
alandaki araştırmaların büyük bölümünün kuzey yarımküreden yani
sanayileşmiş Batılı ülkelerden geldiğinin altı çizilmiş ve bunun da üretilen
bilgilerle sahadaki gerçeklik arasında bir boşluğun oluşmasına neden olduğu dile
getirilmiştir. Bunun için göçe dair indirgemeci ve saha gerçekliğiyle uyuşmayan
tutumlardan uzak durulmasının önemi vurgulanmıştır.
6- Daha nitelikli ve saha gerçekliğiyle uyuşan bilimsel çalışmaların yapılabilmesi ve
bunun akabinde gerçekçi politikalar ve uygulamalar için Ortadoğu’ya dair bölge
dillerine hakim uzmanların yetiştirilmesinin bir zaruret olduğu tespiti
yapılmıştır.
7- Göç ve mülteciler üzerine çalışan üniversiteler başta olmak üzere, farklı
kurumların ve kuruluşların, eğitim, sağlık, güvenlik, istihdam gibi alanlarda insani
yaşam ve uyum süreçlerini yönetmek, hizmet vermek ve desteklemek için
yürüttükleri çalışmalarda birbirleriyle entegre ve koordineli olmalarının
gerekliliği ön plana çıkmıştır.
8- Akademik yapılar, merkezi ve yerel yönetimler ve göç alanında faaliyet yürüten
birimlerin erişimine açık bir digital bilgi ve veri platformunun kurulmasının
kaynak israfının, yanlış ve eksik bilgiyle malul çelişkili sonuçların ve yanlış
politikalar üretilmesinin önüne geçeceği ifade edilmiştir.

9- İstihdamın, göçmen ve mültecilerin yeni bir yaşam inşasındaki merkezi rolü
önem taşımaktadır. Beşerî sermaye kaybının önlenmesi için önceden kazanılmış
bilgi, beceri ve yetkinliklerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Mültecilerin eksik
belge, bürokratik sisteme dair bilgisizlik, dil yetersizliği gibi nedenlerle akademik
ve mesleki denklik süreçlerini tamamlayamadıkları ve mesleklerini icra
edemedikleri ortaya konulmuştur. Bunların giderilmesiyle göç ve uyum sürecinin
daha sağlıklı yürütüleceğine vurgu yapılmıştır.
10- Üniversite, STK’lar, ticaret ve sanayi odalarının ortaklığıyla istihdam süreçlerinde
kırılgan gruplara yönelik programların oluşturulmasının gerekliliğine vurgu
yapılmıştır.
11- Göç ve uyum alanında uzman hizmet sağlayıcılarının eksikliği dile getirilmiştir.
Bu alandaki açığın giderilmesi için eğitimli hizmet sağlayıcılarını yetiştirecek
bölümlerin üniversitelerde bir an önce açılmasının gerekliliğine değinilmiştir.
12- Erken çocukluk eğitiminden başlayarak yükseköğretimi de içine alacak şekilde,
mültecilerin eğitim sistemine erişiminin planlaması gerektiği üzerinde durulmuş,
eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanarak kayıp nesillerinin oluşmasının engellenmesi
önerilmiştir.
13- Dünyanın birçok bölgesindeki mültecilerin sağlığa erişiminin yönetimini
geliştirmek için çalışan kurum ve kişilerin işbirliğinin desteklenmesi ve sağlık
haklarının savunulmasının önemi ortaya konulmuştur. Sağlık alanında, göçmen
ve mültecilerin takiplerinin ve kayıtlarının ilk yardımın ötesine geçmesi ve sağlık
çalışanlarının eğitilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Mültecilerin ve göçmenlerin
fiziksel sağlıklarının yanı sıra ruhsal sağlıklarına yönelik tarama ve destek
hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede çocukların
yaşadığı savaş ve göçe dair ağır travmaların tedavisi için psiko-sosyal destek
verilmesinin aciliyeti dile getirilmiştir.
14- Dil, kültürel farklılıklar ve benzeri durumların sağlıklı hizmet alınmasını
engellediği dikkate alınarak SIHHAT projesi gibi Suriyeli sağlık çalışanlarının
istihdamına ve içerilmesine yönelik uluslararası paydaşlarla yürütülen
çalışmaların arttırılması gerektiği belirtilmiştir.

SONUÇ OLARAK...

- “Göç” tüm insanlığın meselesidir. İnsan onuruna uygun bir yaşamın inşası,
göçe dair politikaların tüm paydaşların katılımıyla, tüm dünya ülkelerinin
etik ve ahlaki sorumluluk almasına bağlıdır.
- Bugün mazlum milletler dünyadaki güç mücadelesi nedeniyle yaşadıkları
yerden zorunlu göç yollarına düşmektedirler. Gelecekte zorunlu göçün
olmadığı, insanların serbestçe dolaşabildiği bir dünyayı birlikte kurma
temennisi dile getirilmiştir.
- Bu kongrede tartışılan tüm başlıklar tek bir çağrıyı yinelemiştir:
Bireysel ve toplumsal düzeyde sorunun değil, ÇÖZÜMÜN parçası olmak için
çaba sarf edilmelidir.

Yorumlar (0)

Yorum Yaz