Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne tarafından "Gaziantep'i Keşfet" projesi kapsamında Hürriyet yazarları, köşelerinde Gaziantep anlatan yazılar paylaşı. İşte o yazılardan biri...
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne tarafından "Gaziantep'i Keşfet" projesi kapsamında Hürriyet yazarları ile birlikte Gaziantep'e gelen Hürriyet Gazetesi yazarı Mehmet ÖZDOĞAN "A’dan Z’ye medeniyetlerin gözbebeği, gastronomi başkenti Gaziantep" başlıklı bir yazı kalem aldı. Mehmet ÖZDOĞAN yazısında Gaziantep "Anlatılmaz, Yaşanır" diyerek Gaziantep'in zenginliklerini dile getirdi.
İşte o yazı ;
Bugüne kadar birçok seyahat yazısında “Anlatılmaz yaşanır” ifadelerine rastlamışsınızdır. İddia ediyoruz, belki de en hak eden şehirlerden biri Gaziantep… Çünkü o baklavanın, katmerin, küşlemenin, yuvalamanın tadını fotoğrafa bakıp anlayamazsınız; o eşsiz mozaiklerin renklerini, asırlar öncesine dayanan inanılmaz işçiliği gözlerinizle görmeden büyülenemezsiniz. Eski ve dar sokaklarında turlamadan Mezopotamya’yı gerçekten deneyimlemiş sayılmazsınız. Çarşısında baharat ve kebap kokuları eşliğinde bir dükkandan öbürüne girmediyseniz; henüz ‘alışveriş yapma’nın ne demek olduğunu da bilmiyorsunuzdur büyük ihtimalle… Aklımızda kalanları, unutamadıklarımızı bu yazıda topladık. İşte A’dan Z’ye UNESCO tarafından ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilerek dünyanın en değerli 9 mutfağından biri olmaya hak kazanan, medeniyetlerin gözbebeği Gaziantep’e dair bilmeniz gereken her şey!
Nam-ı diğer yeşil altın veya yeşil elmas. Bakmayın siz, ‘Şam fıstığı’ denmesine. Bütün dünyada anavatanı da, en iyisinin yetiştiği yer de Antep. Sadece Antep’te 200 bin kişinin geçim kaynağının fıstık olduğunu ve dünyada bir yılda 250 bin ton Antep fıstığı tüketildiğini biliyor muydunuz?
Baştan söyleyelim. Gaziantep’te yiyeceğiniz bir baklavanın iyi olmama şansı sıfır. Ha mükemmelin peşinde koşmak isteyenlerdenseniz İmam Çağdaş, Koçak ve Güllüoğlu’ndan şaşmamanızda fayda var. Gerçek Antep baklavası çok daha ışıltılı görünür; kaymağı, fıstığı ve sade yağı bu yöreye özel olduğu için farkı buradan gelir.
Ciğerci Mustafa veya Köşk Kebap Salonu’nda ciğer kavurmayı tatmadıysanız Gaziantep seyahatiniz yarım kalmış demektir. Farkı, yine yöreye özgü baharatlar ve etinin tadı. İnce ince kıyılıp Antep tırnaklısıyla veya lavaşla servis edilen bu lezzet bombasını aman ihmal etmeyin.
Gaziantep’i Gaziantep yapan en önemli özelliğidir belki de çarşısı… Sadece 15 dakikalık bir tur atsanız, en az 40 parçalı bir alışverişi göze alın demektir. İster Bakırcılar Çarşısı’na dalın, ister aktarlara, ister kuruyemişçilere, isterseniz de şehrin özel kumaşı kutnu satan ufak dükkanlara… Rota sizin; ama baştan uyaralım: Kale’nin etrafına en az 1 gün ayırmak şart!
Burada dünyanın en büyük Mithras Tapınağı var. Işık tanrısına boğaların kurban edildiği bu kutsal mekân, kısa süre önce ziyarete açıldı. Gaziantep’te Dülük tarafına işiniz düşerse bu eşsiz tapınağı da gezmeyi unutmayın.
Bey Mahallesi, Türkiye’de belki de en güzel korunan eski mahallelerden biri. Sokaklarında gezinip, Arnavut kaldırım taşlarında yürürken bir tek çöpe bile rastlayamayacağınız, kendinizi bir sokağında Rodos’ta, bir başka sokağında yüzlerce yıl öncesinde hissedeceğiniz inanılmaz bir mahalle. Gün sonunda da mutlaka İpek Hanım Konağı’nda kahve içmeli!
Kim, bu lezzete, nasıl hayır diyebilir? İlk ısırığınızda “Galiba dünyada daha leziz bir şey yok” diye düşünenlerin oranı sanıyoruz yüzde 90’ın üzerindedir. İncecik açılan hamura bol antepfıstığı ve kaymak konularak yapılan katmer sıcak servis ediliyor. Zekeriya Usta’nın fıstıklı katmerini denemeden geçmeyin.
Bir tahmin yürütün… Gaziantep’e ait kaç çeşit yemek olabilir? Bilinen ve sık sık karşılaşabileceğiniz 500’ü aşkın yemek, tatlı ve içecek var! Katmeri, baklavayı, küşlemeyi geçtik; daha bunun yuvalaması, 14 saatte pişen beyranı, ünü Mezopotamya’ya yayılmış sarımsaklı kebabı, menengiçi, dibeği, Arap köftesi; anlayacağınız koskoca bir mutfak kültürü ve tarihi var burada!
Buradaki hayvanat bahçesinin Türkiye’nin en büyüğü olduğunu biliyor muydunuz? Peki, dünyanın en büyük dördüncü hayvanat bahçesi olduğunu? Gaziantep’in içinde adeta bir vaha gibi burası… Kangurusundan, pumasına, zürafasından, fillerine; 7 kıtadan yüzlerce hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Hemen kendinize onlarca hayvan türünün bir arada yaşadığı ortak alanda bir safari programı hazırlayın!
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı restoranlarından biri burası. “Mutlaka şunu ve şunu yiyin” demek çok zor. Muhtemelen sipariş ettiğiniz her şey, zaten en iyisi olacak. Ali Nazik’inden söğürtmesine, lahmacundan havuç dilimine masanıza gelen her şey en yakın zamanda buraya geri dönmeniz için ayrı ayrı sebepler olacak.
Her kuzunun sırt bölgesinde sadece 100-150 gram kadar bulunuyor...Etin çok çok özel bir yeri. Sinirsiz, bu lokum gibi eti Gaziantep’te en iyi deneyimleyeceğiniz yer de elbette Halil Usta. Ağzınızda bir iki saniyede dağılan efsane küşlemenin yanında şalgamınızı da ihmal etmeyin.
Henüz yeni keşfedilen ve tesadüfen bulunan 5 yeni lahit var. Bu güzel haberi ilk kez geçen hafta Hürriyet Seyahat’te Serkan Ocak imzasıyla öğrenmiştik. M.Ö. 5. yüzyıla kadar giden bu tarihin renklerini yakında ziyaret de edebileceksiniz. Antik Çağ’dan kalma bu tarihieserler, bölgede bugüne kadar bulunan mimari açıdan en önemli ve en süslü mezar odaları…
Türkiye’nin sayılı müzelerinden birisi burası… Dünyanın en büyük mozaik müzesi aynı zamanda. Bundan 2000-2500 yıl öncesine ait, yapımı yıllar süren ve Fırat’ın kıyısından toplanan özel taşlarla yapılan Zeugma Antik Kenti’nden getirilen ve kurtarılan dev mozaiklerin renklerine ve desenlerine hayran kalacaksınız. Şarap Tanrısı Dionysos’un duvardaki dev mozaiği önünde fotoğraf çektirip, özel bir alanda saklanan ve bütün dünyanın hayran olduğu Çingene Kızı’nın mozaiğini farkı açılardan incelemeyi unutmayın.
Kim demiş Antep’e gidersen etten başka bir şey bulamazsın diye… Bulgurun ve nohudun cenneti burası. Nohudun da dürümü var ve hem de o kadar lezzetli ki! Hemen Adil Usta’ya uğrayın. Kemik suyunda haşlanmış nohudu meşhur Antep tırnaklısıyla yiyin. Üstüne de soğan piyazı. Mis!
Burada kahvaltı yaptıktan sonra büyük ihtimalle uzun bir süre başka bir yerde kahvaltı yapmak istemeyeceksiniz. Bu ülkede bulabileceğiniz en lezzetli kaymaklardan biri burada. Yöresel kahvaltısında özellikle çilek reçeli, Antep peynirliği böreği, ceviz reçeli, yöreye özgü kırma zeytini ve karışık kızartmasına dikkat. Ama gerçek şov kahvaltı sonunda başlıyor tabii. İncecik hamurun içinden akan kaymakla karışık fıstık şelalesi: Orkide’nin dillere destan katmeri…
Paleolitik Çağ, insanlık tarihinin yüzde 99’unu oluşturuyor. Gaziantep de bu çağın izlerinin arandığı dünyadaki en önemli şehirlerden biri. Gaziantep sınırları içinde yer alan Barok bölgesinde 35’in üstünde Paleolitik dönem açık hava buluntu yeri mevcut. Elde edilen sonuçlar gösteriyor ki, Gaziantep verimli toprakları ve iklimiyle çağlar boyunca insanlık için kalıcı bir iskan alanı olmuş.
Fırat’ın üzerinde saklı bir hazine burası… Şu ana kadar Rumkale’ye gidenler Birecik Baraj Gölü’nün suları üzerinde Halfeti’den tekne turu yaparak Rumkale’yi görüyordu. Son beş yıldır ziyarete kapalı olan Rumkale nihayet önümüzdeki yıl açılıyor. Nizip ilçesinde yer alan bu şahane kaleyi gelecek yıldan itibaren mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Sadece Gaziantep’te 100’e çeşit tatlı var. Onların arasından en meşhuru da sütlü zerde veya zerdeli sütlaç... Aynı kabın içinde iki lezzet tufanı birden: Altta bir gün önceden az şekerle yapılan kaymak gibi sütlaç, daha sonra da üste eklenen eşsiz zerde. Şehre gelen yabancı turistlerin de en sevdiği tatlı olduğunu ekleyelim. (Fotoğraf: resimli-yemek.com)
Geçmişi nostaljik yapaylıkla değil, gerçekten o yıla dönercesine yaşayabileceğiniz bir yer. Her an kapıdan bir Hacivat-Karagöz ekibi girebilir. Asırlar öncesine tarihlenen mimarisini izlerken menengiç kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Ve en önemlisi de gerçekten ‘bugün’den kopabilirsiniz.
Gaziantep, bereket demektir. Fırat’ın bereketinin en kıyak geçtiği topraklardır Gaziantep toprakları… Yeşil altınından, dünyanın en kaliteli zeytinlerine; baldan tatlı üzümünden Mezopotamya’nın en verimli arpalarına asırlardır yuva olmuş bu topraklar…
Sadece hanlarına iki koca gün ayırmanız gerek ama biz size özellikle iki yenilenmiş handan bahsedeceğiz. Hışvahan’a uğradığınız zaman neden Gaziantep’e ‘Doğu’nun en moderni’ ünvanı verildiğini çok daha iyi anlayacaksınız. Restoranından kahvesine, odalarından avlusuna; her yerinde İstanbul’da bile kolay kolay bulamayacağınız bir ’şıklık’ var… Akşam olduğunda ise Bayazhan’a uğrayıp hem eğlencenin hem lezzetin tadını çıkarabilir; soğuk gecelerde ateşin etrafında dostlarınızla içkilerinizi yudumlayabilirsiniz.
Birecik Barajı’nın yanı başında, Fırat’ın kıyısında bundan 2300 yıl öncesine tarihlenen görkemli bir kent burası. Büyük İskender zamanında kurulmuş ve Roma döneminden kalma dünyanın en güzel mozaiklerine ev sahipliği yapıyor. Bu mozaiklerin büyük bir kısmı da zaten yukarıda bahsettiğimiz Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergileniyor. Fıstık ağaçları arasında koca bir medeniyeti temsil eden bu eşsiz açık hava müzesini mutlaka görmeniz gerekiyor.
Doğu’nun modern yüzü, Akdeniz’le Mezopotamya arasındaki en güçlü köprü Gaziantep’in "Yılda 1 milyon turist" hayalini gelin, hep birlikte gerçekleştirelim. Şehrin eşsizliğini bütün dünyaya duyurmak için senelerdir çabalayan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne Hürriyet ailesi olarak teşekkürlerimizi sunarız.
Mehmet Özdoğan / Hürriyet Gazetesi Yazarı
MyGaziantep.com ekibi olarak biz de Mehmet Özdoğan'a Gaziantep'in tanıtımına sağladığı olumlu katkıdan dolayı teşekkür ederiz.
Tüm Yorumlar